ASLINDA BU İŞİN ÖZÜ

SEMİH KÖKEN

kemerhaber@hotmail.com

Yine ölü bir şehre döndü Kemer.

Havaların soğuması ve turizm sezonun kapanmasının ardından Kemer’de açık dükkan görmek imkansız hale geldi.

Eskiden bu kadar boş değildi Kemer, şimdi ise tam bir terk edilmişlik hissi veren ıssız bir kasaba gibiyiz.

Her nedense kış turizmini bir türlü yerleştiremiyoruz.

Geçen hafta Belek bölgesine gittim ve hala daha turist var, birkaç otel dışında kapalı otel görmek mümkün değil, dükkanlar akşam 22’ye kadar açık ve eğlence yerleri dolu…

Kemer bundan nasibini bir türlü alamıyor, bu gidişle alacak gibi de değil.

Ben turist olsam diye empati yapıyorum: her yeri kapalı Kemer’i mi tercih ederim yoksa cıvıl cıvıl Belek bölgesini mi..? tabii ki Belek.

İşte Turist de haklı, burada ona verebileceğimiz ne var? Hiçbir şey!

Biz yine deniz, dağ, güneş üçlüsüne sığınıp yaz için çalışmalarımızı yapmaya devam edelim.

Türkçe dışında birçok dil bilmeyen DSP’li Meclis Üyeleri ve Başkan Pazar günü Kemer’i tanıtmak için 6 günlük bir Ukrayna gezisine çıkıyorlar.

Ukrayna’nın bir şehri ile kardeş oluyoruz yine…Ola ola bitiremedik şu kardeş şehir muhabbetini!

N’apalım, turist getirmek için Çin kapılarına dayanmıştı bir ara Hoca ama gele gele küçük bir heyet dışında Kemer’de Çinli patlaması yaşandı mı..????

Ben görmedim, gören varsa söylesin…!

Onlar da haklı, sıkıldılar tabii ki Kemer’den…!  Biraz hava alsınlar, üç yıldır canla başla çalmaya oynamaya doyamadılar. Açılsınlar biraz… Şunun şurasında az bir zamanları kaldı…

Bakın çok büyük bir  tehlike kapımızda duruyor. İki gün sonra Rusya, Ukrayna’ya her an müdahale edebilir ve biz UKRAYNA’yı tutmak zorunda olduğumuz için Rusya yine kapıları kapatabilir. Kaçımız bunu biliyor???

Hiç sanmıyorum bunu göze alanları ama acı bir gerçek yine kapımızda benden söylemesi. Sezon için başka çalışmalar yapılması lazım yoksa yine hüsran olabiliriz…

Bu kadar karamsarlıktan sonra biraz da neşelenin….

Buz gibi havalardan Kemer de nasibini aldı. Kar görmeyen Kemerliler ya termallere ya da yaylalara kara basmaya, selfie çektirmeye koştu. Merak etmeyin, bu gidişe bir-iki güne Kemer’e de kar yağdırır bunlar…

Siyasete girmek istemiyorum, maşallah iki ordinaryüs profesör herkesin adına yazıp çizip çekip oynuyor. Şantaj, montaj, çıralı , abla derken geminin direğini düzelttiler nasılsa  ama inandırıcılık sıfırın da altına inince yapacak bir şey kalmıyor. “Sen oyna ahbap, sen oyna.” demekten de kendimizi alamıyoruz…

Geçtiğimiz haftaya damgasını vuran olayı da başından itibaren takip ettik ve manşetimize bu konuyu taşıdık… Aslında Kemer’in en büyük sorunu bu fakat kimse korkusundan konuşamıyor.

Gerçekleri sumen altına itiyoruz, sonuçta yaşanan bir gerçek var…

Yaz sezonun bitmesinin ardından Kemer ticari hayatı da bitiyor. Ayağını yorganına göre uzatmayanlar kış gelince sıkışmaya, türlü yollarla kaynak bulmaya çalışıyorlar ve bu araya tefeciler giriyor. Bankadan kırmızı cizgi yiyenler çözümü bunlarda buluyorlar. Bunlar da fırsatı ganimete çevirip beşe on, ona yirmi isteyerek paralarına para katıyorlar.

Genelde oto galeri altında yapılan bu işlemde (gerçek galericilik yapanları tenzih ediyorum) alan memnun, satan memnun demek istiyorum fakat böyle olmuyor. Ödemesini yapamayanın elinde ne varsa alınıyor, okkalı bir şekilde paylandıktan sonra o gariban “ben Tefeciye düştüm” diyerek polise gidip şikayetçi bile olamıyor çünkü düzen böyle kurulmuş… Malum galerilere bir bakın, aynı plakalı araçlar sabahtan akşama kadar yer değiştirip durur ama bir türlü tezgahtan dışarı çıkmaz, işlem kağıt üstünde yürür ve bunları yapanlarında alınları secdeden kalkmaz. Hepsi de maşallah İmam Şaf-i gibidir….

Geçenlerde takıldığım bir Tefeci şunu dedi: “Biz kimseye zorla para vermiyoruz, almasaymış kardeşim” işte işin özü bu; almasaymış… Aldı, ne oldu? Yok oldu. Hepsi  BU…

Allah ellerine düşürmesin, düşeni de kurtarsın. Yakasına yapışmayanı da …..  ne diyeyim, bilemedim…

Ayışığı’nın tüm karanlıkları aydınlatması dileyiğle.