Hoşgeldiniz  

Küresel turizm sektörü şimdi turizmin yeni PI değerini arıyor

SEMİH KÖKEN | 06 Haziran 2020 | Turizm A- A+

Küresel turizm sektörü şimdi turizmin yeni PI değerini arıyor
 Küresel turizm sektörü şimdi turizmin yeni PI değerini arıyor

Almanya’da yeni kurulan Tourexpi Destination Development GmbH genel müdürü, turizmci Hüseyin Baraner, Küresel turizm sektörünün şimdi turizmin yeni PI değerini aradığını söyledi.

Hüseyin Baraner, Turizmdays.com’un yaptığı çalışmalardan, turizmin sorularına kadar bir çok sorusunu cevaplandırdı.

 

Turizmdays – Almanya’nın en büyük seyahat acentası kooperasyonu RTK Grubu ile ortak şirket kurdunuz. Neler yapıyorsunuz?

HB- ”Evet , esasında  ben Thomas  Cook’un iflasından sonra küresel piyasalarda birçok şeyin değişeceğini görüyordum. Ayrıca küresel pazarlarda sıkışmaların ve şişkinliklerin uzun süredir farkındaydım. Bir çok destinasyonda tanıdığım ve iş yaptığım şirket ve yerel yönetimler benden özellikle Almanca konuşulan pazarlar ile profesyonel destek talep ediyordu. Ürün geliştirme, pazarlama ve özellikle satış noktalarına, yani Reiseburo’lara yakin olmak isteyenler beni böyle bir şirketlesmeye zorladı. Almanya’nın hemen tam ortasında bulunan Ren Nehri’nin kenarında Bingen şehrinde Tourexpi Destination GmbH’yı kurduğum gibi hemen RTK’dan ortaklık teklifi geldi. Ve onlara yüzde 51 hisse verdim. RTK benim 20 yıldır aktif olarak içinde bulunduğum bir yapıydı zaten. Şimdi kriz sonrası özellikle seyahat acentaları ve destinasyonlar arası gerçek anlamda adil, paylaşımcı, katılımcı, destekleyici ve gerçek anlamda sürdürebilir bir gelişme ve kalkınma için çok farklı çalışmalar gerçekleştireceğiz.
Hep win win temelinde  yapılacak ve değiştirelecek çok konu ve proje var.”

TD – Yeni şirketiniz hangi pazarlarda etkili olacak?

HB – ”Almanya , Benelux , Avusturya  ve Isvicre’de korona sonrası  binlerce seyehat acentası ile daha yakınlaşmak isteyenlerin sayısı  çok yüksek. Bu pazarlarda çok önemli çalışmalar yapacağız.
Ayrıca destinasyonlar ve reiseburolar arası bir bilgi ve haber hattı kurduk. Karşılıklı interaktif paylaşımcı ürün uyarlama ve pazarlama konularında çözüm ortağı olarak devreye gireceğiz. Bunları tabii sadece Türkiye pazarı olarak düşünmeyin . Amerikadan Vietnam’a, Afrika’dan Kazakistan’a kadar tüm gelişmiş ve gelişmekte olan pazarlarda aktif olarak hizmet vereceğiz. Sözün kısası: Otel, destinasyon ve seyahat acentesı arası bir pazarlama, iletişim ve danışmanlık köprüsü oluşturacağız. Zira artık satış herşeyin önüne geçti. Tüm destinasyonlarda dağ gibi ürün var. Kim pazarlayacak, nasıl pazarlayacak, kaça pazarlayacak?”

TD:Pazarların bu tıkanıklığında ve tek boyutlulugunda Türkiye’ye tavsiyeleriniz var mı?

HB: ‘Öncelikle şunu vurgulamak isterim: Küresel turizm sektörü şimdi turizmin yeni PI değerini arıyor. Turizmin PI değerini tam tespit etmeden hizmet ve fiyatlandırma ölçümleme, değerlendirme yapamazsıniz. Sürdürebilirliğin gerekliliğini ve gerçekçiliğini bu üç ana kelimede kilitlemeliyiz.
“Passionate, Productive, Protective.” yani “Sevdalı, üretken. verimli ve koruyucu”

Matematikte çember gibi basit bir geometrik şeklin çapına bölümüyle elde edilen pi oranı, ‘’hiçbir tekrar olmadan’’ sonsuza uzanır. Turizmde de böyle olmalı .. Sonsuz, heyecan verici, koruyucu, sağlıklı, etik duygular hükmetmeli..
Korana sonrası çoşkulu ve üstün hizmetin hiç bir anlamda sömürü olmadan ölçümlenmesi  için Turizmin yeni Pİ değeri ayrı bir önem ifade etmektedir.
Doğru ölçmek, tartmak ve doldurmak mecburiyetindeyiz.

Ürünün ne kadarı boş, ne kadarı  dolu?

Ne kadarı gerçekten gerekli? Ne tarafı belki yereldeki noktaya zarar verici?

Kültürler ve insanlar arası ilişkiye katkısı  ne kadar?

Sevda, duygu yüklü mü.

Sömürü, erozyon ve  eşitsizliğe zemin hazırlıyor mu?”

TD – Bu konuda sektör ne yapabilir?

HB: ”Değişen dünyada küresel turizm öncü sektör olma mecburiyetindedir. Olamazsak zaten çok yazık olur.
Bu anlayışı güçlendirecek ve içini dolduracak gerçek turizmcilerin yeniden destinasyonlarda ve kaynak pazarlarda ivedilikle yeni vizyon ve yaklaşım için örnek projeler sunmaları gerekmektedir.”

TD – Peki bu yeni anlayış içersinde Türkiye olarak neler yapabiliriz?

HB – Burada çok  önerilerim var. Nereden başlasam:
Geçen  hafta geliştirmeye başladığımız Her şey dahil’e alternatif antik kentler bisiklet rotası ‘ nı örnek olarak verebilirim:
Gelecek yıllarda koronavirüs nedeniyle daha seçici davranan insanların tatil yaparken bir yandan zinde kalmayı bir yandan her türlü sağlığa zarar verici riskten uzak olmayı tercih edenler için dünyada önemli bir heyecan oluşturacak ve Türkiye’ye yeni profilde turist kazandıracak, antik kentler bisiklet rotası projesi hazırladık. Bunu Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy ve ilgili yetkililerle paylaştık.

Projeyle Anadolu’da antik şehirleri bisikletle birbirine bağlamayı planlalıyoruz: İlk etapta Ege ve Akdeniz’i kapsayan bir bisiklet rotası çizdik. Çanakkale’den başlayan Antik Rota Assos, Behramkale, Edremit, Ayvalık, Bergama,Dikili, Çandarlı İzmir, Çeşme, Kuşadası, Priene, Milet, Didim, Bodrum, Marmaris, Datça, Gökova, Köyceğiz, Dalyan , Fethiye, Kalkan, Kaş , Demre, Finike, Olimpos, Kemer, Antalya, Belek, Side, Alanya ve Gazipaşa’da Alanya’da sona erecek.

Bu hatta bulunan tüm havalimanlarında profesyonel bur bisiklet şirketi büyük bir bisiklet envanteri ile hizmet verecek.

Projenin ilerleyen aşamalarda Gazipaşa’dan Mersin ve Hatay üzerinden tüm Anadolu’yu kuşatarak dünyanın en uzun bisiklet antik kent rotası ile 3 milyon yeni müsteriye yeni yaşam heyecanı yükleyeceğiz.

Biliyormusunuz? Anadolu’nun medeniyetler beşiği Türkiye’nin tarihi dokusu bu projeye ve yaşadığımız zamana çok uyuyor.

Bisiklet turizmi zaten Avrupa’da şu anda revaçta. Antik kentlerimiz de butik, dağ yamaçlarında muhteşem restoranları olan oteller, glamping denilen temelsiz lüks çadırlar, ahşaptan yapılan 7 yıldızlı odalarla zenginleştirmeyi ve Türkiye’ye turizmde bambaşka bir imaj kazandırabiliriz.

Eğer  basarabilirsek yılda en az 3 milyon turistin bu rotayı kullanacağına inanıyorum.  Sadece bisiklet rotasından günlük kullanım için 15 avro alınabilir. 3 milyon turist ortalama 5 gün kullansa yarım milyar euro gibi önemli bir döviz girdisi sağlamış oluruz. Bir de buna otelleri, restoranları, çadırları dahil edersek önemli bir gelir kapısı oluşur. Ve aynı turist memnun kalırsa tüm rotayı tamamliyabilmek için bir kaç kriz Türkiye’ye gelecek.

Biz bunu cok katılımlı bir yatırım projesi olarak  görüyoruz: ayrıca  AB fonlarının aktif olarak  desteğini sağlayacağız.”

TD – Başka hangi projeler olabilir?

HB – ”Farklı düşünmeliyiz, vizyoner olmalıyız! Mesala ben şimdiden Antalya’nın gelecekte dünyanın en önemli buluşma noktalarından biri olacağını okuyorum. Çok parlak bir destinasyon haline gelecek Türk Rivierası. Arsası, evi, yatırımı olanlar sakın ola yerinizi satmayın, iddia ediyorum ki; Türkiye sahilleri gelecekte dünyanın en önemli buluşma, tatil, yaşam noktalarının en önemli adreslerine dönüşecek .

Ancak unutmamalıyız: Artık önemli olan ürün değil pazarlama! Ürün geliştirme ve pazarlama için aynı enerji ve bütçeyi ayırmalıyız.

Yarının yaşam tarzını  ve yeni tatil eğilim ve modellerini iyi okumalıyız.  Tatilciler, gezginler ve dinamik emekliler gelişen ulaşım teknolojileri sayesinde çok kısa sürede Avrupa’ya evlerine gidip gelebilecekler mesala..

Ayrıca 20 yıla kadar destinasyonları çok değişik sistem ve paketler ile pazarlayacağız. Örneğin müşteriler sadece iki hafta Antalya tatili satın almayacak. Bunun yerine bir nevi Antalya abonmanı alacak. Antalya’dan yaşam ve tatil hakkını alacak. Artık insanlar peşin para ile yaşam hakkı satın almaya gelecek. Oteller ve tur operatörleri farklı teklifler ile yeni dönem taleplere cevap verecek.”

TD – Başka neler yapılabilir sizce?

HB – ”Bu konuda Anadolu’da uygun noktalarda  turizmin yanında dünyanın en önemli sağlıklı uzun  yaşam merkezlerini oluşturmak için destinasyonların tüm dinamikleri ile projeler geliştirmek mecburiyetindeyiz.

Lütfen,  en az 5 yıl yeni otel inşa etmeyelim.  Yalvarıyorum !

Otel yerine sektörümüzde teni akım olarak dış alan yatırımları ile para kazanmayı  öne çekelim.  Zaten tatil ile yaşam iç içe geçiyor. Antalya, Bodrum, Alanya, Marmaris, Ayvalık, Didim 12 ay yaşamalı, yaşatmalı.

Ülkemizde olağanüstü imkânlarımız var, ancak gözlerimiz var görmüyoruz, kulaklarımız var duymuyoruz.

Kuş sesini algılamayan, rüzgar sesini işitmeyen turizmci olamaz, olmamalı!

TD – Biraz açabilirmisiniz, tam ne söylemek istiyorsunuz?

HB – Antalya’ya bir bakın : Kent deniz ve toroslar arasında sıkıştı: Antalya’yı kuzeye doğru açmalıyız.

Antalya – Afyon arası uzun yaşam ve sağlık rotası olarak “Health Route 66’ıyı başlatabiliriz. Avrupa’nın en varlıklı kesimi yaşlandı. Bunu hepimiz biliyoruz, ancak kurumsal anlayışta destinasyon olarak bir şey yapmıyoruz: Avrupalı dinamik emeklilerin çoğunun sonsuz zamanı ve arta kalan yaşam için iyi bir bütçesi var:

Sadece oda satmak mecburiyetinde değiliz ki!

Uzun yaşam, sağlık ve zindelik arayan milyonlarca insana hizmet veren “Health Route 66” gibi dış alan projelerini ayağa kaldırmamız artık istikamet belirleyici olacak.

Müşteriler “free” olmak istiyor: Etap, etap hem yürümek, hem bisikletle gezmek, hem istedikleri yerde araba ile gönlüne göre yoluna devam etmek istiyor müşteri. .

Sınır ve kısıtlama olmadan güvenli  iyi bir altyapı üstünde dağlara, tepelere yürüyerek ulaşmak, tırmanmak, zıplamak  istiyor, çosmak, koşmak hayatı ve doğayı kucaklamak istiyor ..

Şimdi tam burada soruyorum:
12 ay turizm diye duymaktan bıktım: Niye o zaman güney sahillerimizi Afyon’un, Pamukkale’nin termalleri ile birleştirmiyoruz ki?

Salt oda ve yatak satışları ile sürdürebilir turizmi ülkemizde gerçekleştiremeyeceğimizi artık kabullenmeliyiz.

Ayrıca neden ülkemizdeki eşsiz benzersiz muhteşem   spa, wellness, fitness ve spor imkanlarını  dünyada kuvvetlice gündeme getirmiyoruz? Yıllardır söylüyorum, yazıyorum.

Avrupa’daki reisebürolar bu konuda satışlarda çok daha aktif olarak ön plana çıkmak eğilimindeler. Seyahat büroları yaşam tarzı konusunda ürün pazarlamak ve  danışmanlık hizmeti de vermeye talipler gelecekte.

Devam edecek olursak, Türkiye  dünyanın en büyük etkinliklerini artık kendi üretebilecek güçe sahip.

TD – Onun için “turizm sanatçısız olmaz!” diyerek çok değerli sanatçılarımız ile devamlı program yapıyorsunuz?

HB – ”Evet, tam da bunun için! Sanata  ve sanatçılarımıza turizmin yeni oluşumunda çok daha yakın durmalıyız. Sanatsız hiç bir sektör yeşermez, kalıcı ve verimli olmaz.”

TD – Kaleiçi içinde yıllardır bir öneriniz vardı. Bu öneriniz neydi?

HB – ”Evet Antalya Kaleiçi muhteşem bir platform esasında.

Orayı bir “Anadolu Kültürleri Merkezi”ne dönüştürülmeliyiz diye düşünüyorum: Anadolu´nun en önemli turistik belde ve kentleri, Antalya Kaleiçi´nde bir açık hava müzesinde olduğu gibi kültür ve turistik ürünleri sunarak, Antalya´da büyük bir tanıtım ve pazarlama platformu oluşturabilir.

Anadolu’nun tüm yöneticileri ve dinamikleri bir araya gelip bu konuyu masaya yatırmalı.”

TD – Siz  birde devamlı benzin istasyonu enflasyonundan bahsediyorsunuz?

HB – ”Bütün sahil yollarımızdaki benzin istasyonlarının ön cepheleri bir genelge doğrultusunda Ege ve  Akdeniz bitkileri ve çiçekleri ile süslenerek bir sanat galerisi haline dönüştürülmelidir.

Ülkemize tatile gelenler zaman zaman “petro kimya kent merkezine geldik” duygusuna kapılıyorlar .

Ülkemiz kendini yeşil-botanik destinasyon olarak pazarlamaya ve sunmaya başlasın. Ülkemize giriş yapan her turiste onun adına düzenlenen bir “Fidan Belgesi” verilmesi konusu araştırılsın.”

TD – Ayvalık Belediyesi ile ne gibi projeler geliştiriyorsunuz?

HB – Ayvalık Belediyesi öncülüğünde kısa bir süre önce Uluslararası Gurme Destinasyonları Derneği’ni kurduk. Ayvalık ve yöresinin  has lezzetlerini tanıtarak, uluslararası  gurme dünyasını ilçeye çekmek amacıyla kurulan derneğin ilk yönetim kurulu toplantısı Ayvalık Belediyesi Başkanlık binasındaki makam odasında gerçekleştirdik.

Derneğin başkanlık görevini üstlenen Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin’in yanı sıra Başkan Yardımcısı olarak ben aktif olacağım.

Ayvalık’ın turizm alanında ‘marka’ olabilmesi için uzun vadede özellikle Avrupa’da ve Amerika’ da ciddi atılımlar yapacağız. Uluslararası Gurme Destinasyonları Derneğinin çalışma programı kapsamında, Ayvalık Antik Rotada Gurme Hattı buluşmalarını oluşturacağız ve dünya gurmelerini  bu rotanın merkezinde ki Ayvalık’ta bir araya getireceğiz.
Ayrıca Korana sonrası Uluslararası Gurme Çocuklar Festivali (Gourmed Kids) düzenleyeceğiz. Bu fikir şimdiden çok tuttu ve takdir edildi.

TD – Bu kriz bize sizce en çok neyi öğretecek?

HB – Bugünlerin bize yaşattığı  çaresizliğimiz ortada. Pazarlayamıyoruz, istediğimiz gibi pazarlarda eskisi gibi hareket edemiyoruz. Bu kriz bize pazarlamayı ve marketing kabiliyetini yeniden öğretecek gibi geliyor bana.

Çünkü biz Türkler şöyleyiz.

Önce hep bir konuya odaklanırız, yürüdüğü kadar iyidir o iş bizim için. Durduğu zaman hemen onu geliştiririz. Her şeye rağmen Türkler kadar dünyada değiştiren, değişen ve geliştiren bir toplum yok.

Esasında elimizde çok büyük bir koz var.

Türk turizm sektörü dünyanın en esnek yapısına ve ruhuna sahip.

Değişime en çabuk ayak uydurabilecek, oluşacak yeni müşteri taleplerini en hızlı karşılayabilecek sektör Türk turizm sektörü.

Genciz, çalışkanız, esneğiz…

Yoğun çalışan fedakâr, özverili turizm ordumuz var. (Çoğu hakkını tam almasa da)

Ayrıca halen yeterince misafirperveriz; Birbirimize pek iyi davranmasak ta, turistlere karşı nispeten daha kibarız.

Birlik beraberliği pek sevmesek te, hepimiz, başkan, kaptan, komutan, lider ruhluyuz.

Çoğumuz kendimizi bu ülkenin gizli kahramanı gibi görüyoruz.

İddialıyız… Başaracağız…

Ülkemizde olan bitenler bizi ara sıra ufalasa da, sallansakta, zıplasakta biz düşmeyiz.

Biz Türkler ayakta durmasını iyi biliriz, En verimli ve kreatif halimiz kriz zamanlarında yeşerir biz Türk turizmcilerinin.
Ihtisas konumuzdur kriz
Zira esneğiz yaratıcıyız.
Kreatif tarafımız ve dürtümüz  esnek  refleksler’imiz hep alarm modundadır bizim…”

TD – Yarının turizmine hızlıca ayak uydurabilecekmiyiz sizce?

HB – ”Hiç şüpheniz olmasın.
Biz Türk turizmcileri yeni akımlara hemen ayak uydurur, müşteri neye para harcamak istiyorsa onu bulup getirir sunar..
Ancak turizmi artık  bir ‘halk sanayisi’ ne dönüşürmeliyiz.
Ayşe Teyze ve Torunu Ali’de bu işten para kazanmalı.

‘Hep bana bana’ diyen yapılara biraz ayar gelmeli.

Malzeme hijyeni yanında karakter hijyenide önem  arz edecek yeni oluşumlarda.

Ayrıca  biz ‘mide odaklı bir herşey dahil’ yarattık:  şimdi artık vizyonumuzu ve becerilerimizi ‘beyin ve ruh herşey dahil’e doğru hafifçe döndürmeliyiz.

Yani müşterilerimiz için  dünyanın hiç bir yerinde bulamayacakları bir nevi zengin ‘açık sanat ve terapi büfeleri’ miz olmalı..

Bakın, ben 1978 yılında beri profesyonel olarak bu mesleğin içindeyim:  Türk turizminde kontrolsüz, plansız, stratejisiz olarak bir otelcilik ve bina ağırlıklı bir uzun  dönemi artık geride bıraktık: Yürüdük, koşturduk, çok çalıştık ve daha inşaat halinde otelleri bile  doldurduk . Bu iş böyle bozuluncaya kadar bir şekilde kendi dinamo ile gitti.

Ve şimdi küresel sektör çıplak ve tüm dengesizlikler, abartılar, yanlışlar ve sözlükler ortada.

Sektör için  yeni bir kıyafet lazım baştan aşağıya.

Zamanın ruhu değişti, müşteri talepleri henüz arayış aşamasında.

Şu ara yeni deneyimler çek ediliyor.

Bizimde  yeni şeyler söylememiz gerekiyor:

Yeni turizm alfebesi öğrenmeliyiz.

İnşaat ve oda üretiminde limitteyiz.

Germeyelim , düşmeyelim.

Şaşıralım ve hayran bırakalım. Yeni yapılanmanın en başarılı adresi biz olalım.”

Etiketler:

EN SON HABERLER

© 2020 KEMER HABER Tüm Hakları Saklıdır ~ İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Reklamı Gizle
Reklamı Gizle