Hoşgeldiniz  

ORMANCI YAŞAR DEHŞET ANLARINI ANLATTI

Semih Köken | 07 Ağustos 2021 | Kemer Güncel, Siyaset A- A+

ORMANCI YAŞAR DEHŞET ANLARINI ANLATTI

ALEVLERİN ORTASINDA KALAN ORMANCI YAŞAR DEHŞET ANLARINI ANLATTI

Denizli’nin Buldan ilçesinde çıkan orman yangınını söndürme çalışmaları sırasında alevlerin arasında kalıp, yaralanan orman muhafaza memuru Yaşar Kozakbaş (50), Eskişehir Şehir Hastanesi yanık merkezinde tedavi altına alındı. Vücudunda yüzde 40 oranında ve 3’üncü derece yanıklar bulunan Kozakbaş, “Yangın her taraftan beni çevirmiş. Yapabileceğim hiçbir şey yok. Ya oturup yanacağım ya da 100 metrelik bir kekik tarlası var, oraya çıkarsam kendimi kurtaracaktım” dedi.

 

Denizli’nin Buldan ilçesine bağlı kırsal Yayla Mahallesi’nde, 2 Ağustos’ta çıkan orman yangını, 12 saatte güçlükle kontrol altına alınarak, söndürüldü. Yangın söndürme çalışmalarında görev alan 30 yıllık orman muhafaza memuru, evli ve 2 çocuk babası Yaşar Kozakbaş, etrafını saran alevlerin arasında kalarak yaralandı. Denizli Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Kozakbaş, daha sonra vücudundaki ciddi yanıklar nedeniyle Eskişehir Şehir Hastanesi’ne sevk edilerek yanık tedavi merkezine alındı. Yapılan incelemede alevlerin arasında kalan ormancı Kozakbaş’ın yüzde 40 oranında ve 3’üncü derece yanıklar olduğu tespit edildi. Şehir Hastanesi’nde 2 kez ameliyata alınan Yaşar Kozakbaş’ın tedavisi sürüyor.

YAŞADIKLARINI ANLATTI

Eskişehir Şehir Hastanesi Yanık Tedavi Merkezi’nde bulunan Yaşar Kozakbaş, yangın söndürme çalışmaları sırasında yaşadıklarını anlattı. Bir anda alevlerin arasında kalarak yaralandığını dile getiren Kozakbaş, “Denizli’nin Buldan ilçesi Üçyol Orman İşletme Şefliği’nde orman muhafaza memuruyum. Yangın ihbarı verildi. Yangın bizim bölgede değil, güneydeydi. Bize ‘Haydi yangına gidiyoruz’ dediler. Gittik, bana üç yol ayrımında ‘Burada kal’ dediler. ‘Gelen araç, işçi, köylü ne varsa onları buradan sevk et’ dediler. Ben orada gelenleri sevk ederken aşağı tarafa bir baktım, yangın alt taraftan geçmiş, beni çevirmiş. Bu sefer yukarı koştum, yukarıyı da çevirmiş. Yapabileceğim hiçbir şey yok. Ya oturup yanacağım ya da 100 metrelik bir kekik tarlası var orayı çıkarsam kendimi kurtarırım. Orada bir cesaret geldi. Bir koştum, bir zaman sonra yığıldım yere. Tekrar kalktım koştum, o kekik tarlasını geçtim. Şefimi arayıp hemen telefon ettim, ‘Ben yandım, hemen yetiş’ dedim ama onlar da ateşi geçip gelememişler aşağıdan. Daha sonra arabayla Türlübey köyüne çıktık. Birkaç bardak su attılar üstüme. Apar topar ambulansa aldılar. Ambulansa aldıktan sonra Denizli’ye oradan da Eskişehir’e getirdiler. Sağ olsun Denizli Orman Müdürü’müz yardımcı oldu. Eskişehir Bölge Müdürü ile irtibata geçmişler. Eşim ve oğlum misafirhanedeler” dedi.

Sağlık durumunun şu anda iyi olduğunu ve yanıkları nedeniyle kollarını kaldırmakta güçlük çektiğini anlatan Kozakbaş, “Şu anda sağlık durumum iyi de kollarım kalkmıyor. Bacaklarım çok kötü. 30 yıldır ormancılık yapıyorum ben. Çok aşırı rüzgar vardı, aşırıydı yani yangın bu nedenle çok büyüdü” diye konuştu.

‘YANIK ORANI YÜZDE 40, 2 KEZ AMELİYAT GEÇİRDİ’

Eskişehir Şehir Hastanesi Yanık Tedavi Merkezi sorumlusu Dr. Bülent Çağlar Bilgin de orman muhafaza memuru Yaşar Kozakbaş’ın tedavisinin iyiye gittiğini söyledi. Alevlerin arasında kaldığı için ciddi yanıkları olduğunu kaydeden Dr. Bilgin, “Denizli Buldan’daki orman yangınına müdahale eden bir hastamız. Görev başındayken dumana ve aleve maruz kalan bir hastamız. Önce Denizli Buldan’a, Oradan Denizli’ye, daha sonra da Eskişehir’e sevk edildi. Geldiği gece hastaya ilk cerrahi müdahalesini yaptık sonrasında 2 kez daha ameliyat ettik. Yoğun bakıma yatışının 4’üncü günü. 1 hafta daha yoğun bakım süreci olacak gibi. Hastamızın vücudunda yüzde 40 yanığı var. Gerekli tedavileri devam ettiriyoruz. Cerrahi tedavileri, ilaç ve medikal tedavileri devam edecek. Daha sonrasında da psikolojik ve fizik tedavi süreçleri devam edecek. Yüzde 40’ın üzerindeki yanık, yaşı ile beraber hayati tehlikesi olan bir yanık düzeyiydi. 2-3 gündür tedavisi iyi gidiyor. Her şey yolunda” dedi.

ALEVLERLE MÜCADELENİN KAHRAMANLARI

Antalya’nın Manavgat ilçesinde, 28 Temmuz’da başlayan orman yangınlarına müdahale için ülkenin dört bir yanından gelen orman işçileri, 220 saatte söndürülen yangın boyunca canlarını hiçe sayarak, alevlerle mücadele etti. Günlerce uykusuz ve yorgun kalan, ağır hortumları sırtlayıp, alevlerin arasına giren işçiler, taşın toprağın, arazözlerin üzerinde uyuyabildi, sabahın ilk ışıklarında arazözün üzerinde kahvaltılarını yaptı. Orman işçileri, duş almak, kıyafetlerini yıkamak için arazözdeki suyu kullandı.

Antalya’da 28 Temmuz’da çıkan orman yangınları, 10’uncu günde kontrol altına alındı. Manavgat’ta başlayan yangın, Akseki, İbradı, Gündoğmuş ve Alanya sınırlarındaki mahallelerde de etkili oldu. Bölgede 8 uçak, 2 İHA, 19 helikopter, 1 insansız helikopter, 1832 araç ve 6 bin 511 personelle günde ortalama 1650 sortiyle havadan su atılan yangında; 5 ilçedeki 48 mahalle büyük zarar gördü. 1352’si ağır hasarlı olmak üzere 2 bin 164 bina da hasar aldı. Yangından 770 kişi ve görevli etkilendi; 763’ü tedavi edildi, 7 kişinin tedavisi devam ediyor. 2’si ormancı 7 kişi yaşamını yitirirken, 1 kişi de ‘yangın çıkarmak’tan tutuklandı. Manavgat merkezli büyük yangın, dün saat 15.30 sıralarında tamamen kontrol altına alındı. Ekipler, 220 saatte söndürülen yangınların ardından soğutma çalışmalarına başladı.

ALEVLE MÜCADELENİN KAHRAMANLARI

Yangına destek için Diyarbakır’dan Yalova’ya ülkenin dört bir yanından Orman Genel Müdürlüğü’ne bağlı çalışan orman işçileri, ailelerini, yaşamlarını geride bırakıp söndürme çalışmalarına katılmak için arazözleriyle bölgeye geldi. Orman işçileri, yangının en yoğun olduğu noktalarda gözlerini kırpmadan, canlarını hiçe sayarak, günlerce uykusuz ve yorgun, kilolarca ağırlıkta hortumları kucaklayıp alevlerin arasına girdi.

ARAZÖZLERİ EVLERİ GİBİ

220 saat alevlerle savaşan orman işçileri; 3,5, 5, 9 ve 12 ton su kapasiteli ve uçurumların kenarından dahi korkusuzca geçtikleri arazözlerini de evleri olarak kullandı. Günün büyük bölümünde çalışan işçiler, gece saatlerinde boşluk olursa arazözün üzerinde veya buldukları taşın üzerinde az da olsa uyuyup dinlenmeye çalıştı. Yangına müdahale ile geçen gecenin ardından sabahın ilk ışıklarıyla yanlarındaki kumanyalarla arazözün üzerinde kahvaltılarını yapan kahramanlar, duş almak veya kıyafetlerini yıkamak için arazözün içerisindeki suyu kullandı.

2 İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ

Karabük’ten müdahale için gelen Cihan Toşur’un yangında yaralanan kolunu sarıp görevine dönmesi, işçilere büyük motivasyon kaynağı oldu. Yangına müdahale sırasında yanan arazözün içinde kalarak hayatını kaybeden Erdal Tovka ve Yaşar Cinbaş için ise büyük üzüntü yaşandı. Ancak yaşadıkları üzüntü, orman işçilerini mücadelelerinden vazgeçirmedi.

‘GEÇİCİ İŞÇİ’ OLARAK ÇALIŞIYORLAR

Zaman zaman kendilerini merak eden aileleriyle yangının devam ettiği dağların zirvesinde cep telefonları çektiği takdirde görüşebilen işçiler, o anlarda yakınlarını teselli etti. Yangınlarda büyük kahramanlık ve fedakarlık göstererek mücadele eden işçilerin en büyük sorunu ise ‘geçici orman işçisi’ sıfatıyla çalışıyor olmaları. Yangına müdahale eden işçilerin çoğu 5620 sayılı kanuna göre ‘geçici işçi’ sıfatıyla 9 ay 29 gün çalışıyor. Çalışmadıkları süre zarfında ailelerini geçindirebilmek için gündelik işlere giden işçilerin en büyük isteği ise kadrolu olarak 12 ay boyunca çalışmak.

‘1 AĞACI KURTARMAK BİZİM İÇİN MUTLULUK’

Yangına müdahale için Isparta’dan gelen Servet Ünal, “Ben 3 gündür buradayım. Diğer arkadaşlarım daha önce buraya gelmişlerdi. Yoruldukları için onları dinlendirmek için biz geldik. Yoğun bir şekilde mücadele verdik. Uyku durumumuz 3 günde en fazla 1,5 saat oldu. Sabaha kadar ateşe müdahalede bulunduk. 1 ağacı kurtarmak bizim için büyük bir mutluluk. Ateşin büyümesini engelleyince gurur duyuyoruz” dedi.

‘GÜNLERİMİZ UYKUSUZ VE YORGUN GEÇTİ’

Gölhisar’dan görev için Manavgat’a gelen İbrahim Avcı da “8 gündür burada yangınla mücadele ettik. Günlerimiz genelde uykusuz, yorgun geçti. 1 ağaç, 1 can kurtarmak için elimizden geleni yaptık. 10 dakika, yarım saat, bazen 1 saat uyuyabildik, o kadar. Ailemizden uzaktayız. Onlar da televizyonlardan takip edebildikleri kadarıyla biliyor. Ailelerimizde endişe ve korku hakim. Bazı yerlerde telefon çekmiyor, haber alamayınca telaşlanıyorlar. Fırsat buldukça mücadele ne kadar el verirse onları da aramaya çalıştık” diye konuştu.

SESİ TİTREYEREK AİLESİYLE GÖRÜŞTÜ

Kızıldağ’daki yangın sırasında arazözün üzerinde oturan orman işçisi Hüseyin Özyalçın, uzun süredir görüşemediği ailesini arayarak, hasret giderdi. Özyalçın, eşine ve çocuklarına nasıl olduklarını sorduktan sonra eşi yangının ne zaman biteceğini sorunca sesi titreyerek, “İnşallah bir an önce biter” cevabını verdi. Özyalçın, bu görüşmeden kısa süre sonra ise yangının bittiğini müjdeledi. Özyalçın, telefonu kapatmadan önce de ailesine onları çok özlediğini söyledi.

‘SÜREKLİ TETİKTEYİZ’

Orman işçisi Hakan Çetin de “10 gündür uyuduğumuz 2-3 saat uyku ama görevimiz bu tabi ki. Gece sürekli tetikte oluyoruz, rahat yatma gibi bir durumumuz yok. Yatabilirsek arazözün üzerinde veya taşın kenarında yatıyoruz. Özel bir yatma yerimiz yok, dağın başındayız zaten” dedi.

YANGINLARLA MÜCADELEDE YOĞUN MESAİ

Isparta’da orman yangınlarıyla mücadele kapsamında yoğun bir dönem geçiren Süleyman Demirel Havalimanı, söndürme helikopterleri ile ihtiyaç halinde uçaklara yakıt ve su ikmali sağlıyor. Sütçüler ilçesine bağlı Çandır köyünde pazartesi günü başlayan orman yangınları için helikopterler havalimanına toplam yaklaşık 150 kez iniş ve kalkış yaptı.

Türkiye, orman yangınlarına karşı büyük bir mücadele veriyor. Bu mücadelede karadan olduğu gibi havadan da destek sağlanıyor. Söndürme helikopterleri ve uçakları için ise Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğüne (DHMİ) bağlı havalimanlarına büyük görevler düşüyor. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde kullanılan orman yangını söndürme uçaklarına su ikmali Antalya, Dalaman ve İzmir havalimanlarında olduğu gibi ihtiyaç halinde Isparta Süleyman Demirel Havalimanı’nda da ARFF birimlerince yapılıyor. Ayrıca söndürme amaçlı kullanılan hava araçlarına yakıt ikmali yapılırken her hava aracı için emniyet tedbirleri ARFF birimleri tarafından dikkatlice alınıyor.

YAKLAŞIK 150 İNİŞ VE KALKIŞ YAPILDI
Isparta’nın Sütçüler ilçesine bağlı Çandır köyündeki Yazılı Kanyon Tabiat Parkı ormanlık alanda 2 Ağustos’ta çıkan yangınla mücadele sürerken, bu bölgeye müdahale eden helikopterler Süleyman Demirel Havalimanı’ndan havalanıyor. Bir helikopter kalkış yaptıktan sonra 9 kez su alıp yangın bölgesine müdahalede bulunuyor. Yakıt ikmali yapmadan 2 saat havada kalabilen helikopterlerin trafiği, yangınlar nedeniyle daha yoğun bir dönem geçiren Süleyman Demirel Havalimanı’nın hava trafik birimi tarafından özenle takip ediliyor. 2 Ağustos’tan bu yana helikopterler havalimanına yaklaşık toplam 150 kez iniş ve kalkış yaptı.

UKRAYNA’DAN GELEN GECE GÖRÜŞLÜ HELİKOPTERLER
Öte yandan Ukrayna’dan gelen 5 gece görüş sistemine sahip helikopter Süleyman Demirel Havalimanı’na konuşlandı. Gün içerisinde bölgedeki yangınlara müdahale için havalanan helikopterler gecede yoğun mesai harcıyor.

İHA

Etiketler:

EN SON HABERLER

© 2020 KEMER HABER Tüm Hakları Saklıdır ~ İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Reklamı Gizle
Reklamı Gizle