Hoşgeldiniz  

Çocuk yurdunda şok iddia!

SEMİH KÖKEN | 15 Mayıs 2015 | Gündem, Kemer Güncel, Siyaset A- A+

Maddi imkansızlıktan yurda bıraktıkları yaşı küçük 3 çocuklarının polis tarafından darp, tehdit ve sinkaflı hakarete uğradığını öne süren çift, emniyet ve savcılığa başvurdu. Çocuklardan ikisi ise savcılık ifadesinde şikayetçi oldu.

Deniz-Nermin Avan çifti, Antalya Zübeyde Hanım Çocuk Esirgeme Kurumu’ndaki Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü Kız İlk Kabul ve Değerlendirme Birimi’nde sadece 3 gündür kalan yaşları küçük 3 çocuklarının, bir anahtarın kaybolması iddiasına ilişkin polisin darp, tehdit ve cinsel içerikli hakaretine uğradığı iddiasıyla 5 Mayıs günü Sanayi Polis Merkezi’nde şüpheli-müşteki olarak ifade vererek şikayette bulundu. Aynı zamana çocuklardan yaşı büyük olan ikisi de ertesi günü savcılıkta ‘suça sürüklenen çocuk’ olarak verdikleri ifade de bir polis memuru ve bir bakıcı anne hakkında darp, tehdit ve hakaret iddiasıyla şikayetçi oldu. Öte yandan özel güvenlik görevlisi Anne Nermin Avan, emniyet çocuk şube birimindeki bir polisten; yurda gelen polislerden şikayetçi olması halinde özel güvenlik sertifikasının yanacağıyla ilgili tehdit aldığını, ismini sorduğu polisin “Abdullah Öcalan” dediğini, karakolda şikayetçi olmasının akabinde bir gün sonra işine son verildiğini öğrendiğini iddia etti. Özel güvenlik görevlisi anne, çocuklarıyla ilgili bir polis hakkında şikayetçi olmak için müşteki olarak başvurmasına rağmen karakolda şüpheli-müşteki olarak ifadesinin alındığını, karakoldaki işlemlerinin ağırdan alındığını da iddia etti. İnşaat boyacısı baba Deniz ve özel güvenlikçi anne Nermin Avan, ellerinde Memur Suçları Bürosu’na yapılmış suç duyurusu, iki çocuklarının savcılıktaki şikayetlerinin de yer aldığı ifade tutanakları, polis merkezindeki şikayetlerine dair ifade tutanakları ile Akdeniz Manşet gazetesine geldi. Çocuklarına şiddet uygulandığını, polisi polise şikayet ederken kötü muamele gördüklerini, saatlerce karakolda bekletildiklerini öne sürdü. Emniyetin bu iddialar karşısında ne diyeceği ve bu soruşturmanın neticesinin ne olacağı merak konusu.

 

Darp, hakaret ve tehdit iddiası

Anne Nermin Avan olaya ilişkin iddialarını şöyle anlattı: Ben, Antalya’da Bahaddin Güney Anadolu Teknik Meslek Lisesi’nde güvenlik görevlisiyim. Maddi sıkıntılardan dolayı çocuklarımız H. (17), S. (16) ve O.’a (11) bakamadığımız için geçici olarak yurda bırakma kararı aldık ve 2 Mayıs 2015 günü emniyeti aradık, yardım istedik. Emniyet çocukları yurda yerleştirdi. 5 Mayıs günü beni yurttan aradılar. Küçük çocuğum ile ilgili bir konuda görüşmek istediler. Benim üzerimde, işyerim olan Antalya VIP özel güvenlik giysim vardı. Öğleden sonra saat 5’e doğru yurda gittiğimde diğer çocuklarımın ağladığını ve “Kurtarın bizi” diye çığlıklar attığını duydum. Yurt önünde ve içinde polisler vardı, 6466 plakalı bir resmi polis aracı gördüm. Çocuklarım ile polisler tartışıyordu. Yetkililerden öğrendim ki yurtta bir odanın anahtarı kaybolmuş, arama yapılmış, çocuklarımdan biri anahtarı saklamakla itham edilmiş.

 

2 kıza sinkaflı hakaret iddiası

Olay büyüyünce darp edilmiş, tartışma çıkmış, bunun üzerine gelen polislerden biri sadece 11 yaşındaki oğlumu tek kulağından tutarak havaya kaldırmaya çalışmış ve kız yurduna sokmuş. Oğlumun ablaları bu duruma tepki verince bir polis ablalarına, söylemeye dilimin varmadığı sinkaflı hakaretler ederek “Sen devletin malısın, sen burada olduğuna dua et yoksa sana her şeyi yapardım” demiş ve onları da darp etmiş. Kızlarımdan birinin üst dudağı patladı, diğeri kafasına ve kulağına vurularak dövülmüş. Kocam da yurt önüne geldi ve kızılca kıyamet koptu. Zar zor çocuklarımızı yurttan yetkililere verdiğimiz bir imzayla geri aldık. Ancak gelen polislerin ‘savcılıktan izin alınmadan çocuklar size verilemez’ demesi üzerine Çocuk Şube’ye gittik. Burada, yurtta çocuklarımıza kötü muamele yapan polisten şikayetçi olmaya karar verdik.

 

Emniyette adeta cezalandırıldık

Çocuk Şube içinde beklerken bir polis beni özel konuşmak istediğini söyleyip kenara çekerek “Sen kimi kime şikayet ediyorsun, sertifikanı yakarlar, sertifikanla oynarlar, işinden olursun. Devlet ile uğraşma, sen zararlı çıkarsın” dedi. Ben ismini sorunca da “Abdullah Öcalan” dedi. Ciddi bir gerginlik yaşandı. Savcıdan izin çıkmasında gecikme olunca akşamleyin Sanayi Polis Merkezi’ne giderek ben ve eşim polisten şikayetçi olduk. Yazılı ifade verdik. Ne ilginçtir ki o polis hakkında kendi ayağımızla müşteki olarak şikayete gitmemize rağmen polis merkezinde ifadelerimizi “Şüpheli-Müşteki İfade Tutanağı”na yazmışlar. Oysaki biz müşteki olarak polislerden şikayetçi olmak için gitmiştik. Karakolda ifade verirken bizi telefonla arayan çocuk şube birimine geri döndük, savcılıktan izin çıktığı söylenince çocuklarımızı aldık, eve vardığımızda ise saat sabahın üçüydü. Yani hemen ifade alınması yerine ceza verilir gibi saatlerce karakolda bekletildik. Ertesi gün yani 6 Mayıs’ta çocuklarımız da Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı Çocuk Suçları Soruşturma ve Çocuk İzleme Bürosu Merkezi’nde Cumhuriyet Savcısı Sabri Keskin’e ‘suça sürüklenen çocuk’ olarak ifade verdi.

 

Aile boyu şikayetçi oldular

Büyük olan iki çocuğum, avukatlar Barış Kuşu ve Okan Alay ile birlikte verdikleri ifade de mala zarar verme, tehdit ve hakaret iddialarını yalanladıkları gibi kendilerini darp edip, yaraladıklarını, sinkaflı hakaret etiklerini, tehdit etiklerini söyledikleri bir polis memuru ile darp iddiasıyla ilgili bir bayan görevli hakkında şikayetçi oldu. Özel bir durumumdan dolayı ben 6 Mayıs günü zaten raporluydum. İşe gitmemiştim. 7 Mayıs sabahı işe gittim. Okulun kapısında güvenlik kulübesine girdiğim sırada anda sivil giyimli bir güvenlik görevlisi gelerek “Telefon açtılar, burada artık ben duracakmışım, senin işine son verilmiş” dedi. Okuldan alındığımı ve işsiz kaldığımı işyerinden telefonla teyit ettim. İşten çıkarmakla ilgili gerekçe göstermedikleri gibi tazminat ödememek için de işyeri yetkililerinden biri beni arayıp ‘Benim başımı belaya sokma, gel istifanı ver’ dedi. Şimdi ise telefon açıyorlar ve ‘Seni o okuldan aldık, hakkında şikayet var, memnun değiller seni başka projelere verelim’ diyorlar. Tesadüfe bak, okulun benden memnun kalmadığı gün, polis hakkında şikayetçi olduğum güne denk geliyor.

 

İşinden de oldu

Ben de yaşadıklarım üzerine öğlen saatlerinde savcılığa giderek Memur Suçları Soruşturma Bürosu’nda; beni bu olaylarla ilgili mağdur bırakanlar, çocuklarıma darp-sinkaflı hakaret ve tehditte bulunduğunu düşündüğüm polis memuru, yurtta çocuklarımıza kötü muamele yaptığını düşündüğüm görevliler, beni işten attırdığını düşündüğüm ve bana tehdit içerikli sözler sarf eden rütbeli olduğunu öğrendiğim bir başka polis memuru hakkında Cumhuriyet Savcısı Mazlum Şahin’e ifade verdim. Aileme ve bana bunları yapanlardan davacı ve şikayetçi oldum. Çocuklarımızı emanet ettiğimiz bir kurumda polisler çocuklarımıza neler yapabiliyor anlayamıyorum. İnanıyorum ki birisi silmez veya silinmezse eğer; yurdun, emniyet Çocuk Şube’nin ve Sanayi Polis Merkezi’nin içindeki kamera kayıtları tüm yaşadıklarımızı ve skandalı adaletli bir şekilde gözler önüne serecektir. Adaletin tecelli edeceğine inanıyorum. Yetkililerin sesimi duymasını bekliyorum. (Kaynak: Şükrü Ağırman)

Etiketler:

EN SON HABERLER

© 2020 KEMER HABER Tüm Hakları Saklıdır ~ İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Reklamı Gizle
Reklamı Gizle