Hoşgeldiniz  

BİR ULTRA MARATON HİKAYESİ

Semih Köken | 25 Mayıs 2016 | Antalya Haber, Gündem, Spor, Yaşam A- A+

BİR ULTRA MARATON HİKAYESİ

Bu güne kadar çok sayıda dağa tırmanış yapmış, ayrıca 2015 yılı içinde birkaç kez de maraton (yarı maraton) yarışlarına katılmıştım. Ama içinde hem uzun mesafe doğada yürüyüş, hem de dağ tırmanışı olan ultra maraton yarışlarına katılmamıştım. Ultra maraton yarışlarında da kendimi denemek istiyordum. Kıymetli arkadaşım Polat Dede tarafından 20 Mayıs 2016 tarihinde düzenlenecek Tahtalı Run To Sky yarışına davet edilince bu fırsatı yakaladım.
Parkur Çıralı sahilinden başlıyor Yanartaş, Ulupınar ve Beycik den geçerek toplam 28.7 km sonra Tahtalı Dağı’nın zirvesinde 2365 metre rakımda sona eriyordu. Daha önceleri bu parkurdan daha zorlu olan zirve tırmanışları yapmıştım. Tam bana göre bir parkur deyip, katılmaya karar verdim. 19 Mayıs.2016 gece otobüsle Antalya’ya gittim. 20.Mayıs.2016 Cuma günü öğleden sonra Çıralı’daki kamp alanında bir çadır kiralayarak çadıra yerleştim. Öğleden sonra denize girdim. Akşam parkur hakkında verilen brifinge ve makarna partisine katıldım. Parkurun yüzde doksanından fazlası patıka, orman içi yol ve çarşaktan oluşuyordu. Yarış sabah saat 07:00 de başlayacaktı ve yarış süresi 7 saatti. Benim koltuk değnekleriyle 28,7 km yi 7 saatte tamamlayıp, 2365 rakıma ulaşmam imkansızdı. Onun için Polat Bey ile birlikte herkesten ikibuçuk saat önce sabah saat 04.30 da start almama karar verdik.
Sabah saat 04.31 de Çıralı’dan start aldım. Henüz start balonu şişirilmemiş, ortalıkta kimseler yoktu. Günlerdir uykusuz olan Polat bey bana start vermek için kalkıp gelmişti. Polat Bey, cep telefonu ile fotoğraflarımı çekerek benim kendimle ve doğayla olan yarışımı başlattı. Sağolsun Polat bey karanlıkta yolları karıştırmamam için Yanartaş’ın giriş merdivenlerine kadar her yol ayırımında motosikleti ile gelerek bana yol gösterdi.
Bu arada bir gün önceden deniz kenarında biraz yiyecek verdiğim köpek daha Çıralı’da peşime takıldı. Güya beni koruyordu. Uzaklardan gelen her havlama sesine karşılık veriyor ve yakın uzak çevrede ne kadar köpek varsa başıma topluyordu. “Kuzum” diye hitap ettiğim köpeğin korkağı da yakınmış. Kendisinden iri bir köpek geldiğinde korkup benim arkama saklanıyordu. Bir de geçtiğimiz yerlerdeki köpekler çete kurup beşi altısı birden gelip Kuzum’a saldırıyorlar, onu ben koruyordum. Beycik köyüne kadar 20 km boyunca köpek beni değil ben köpeği korudum. Yürüyüş boyunca dört beş defa bu köpek çetelerini uzaklaştırmak zorunda kaldım. Köpek korkumun olmaması hem benim hem de Kuzum’un işini kolaylaştırmıştı.
Yanartaş’ın antik merdivenlerini karanlıkta “kafa lambası kullanarak tek başıma çıkmak bana müthiş bir keyif verdi. Starttan tam bir saat sonra saat 5.30 da hava henüz alaca karanlık iken Yanartaş’a ulaştım. burada cep telefonu ile birkaç fotoğraf ve video çektim. Kahvaltımı Kuzum ile paylaşarak ateş başında yaptım. Buradan sonra orman içi patikadan tırmanarak gidileceğinden bastonlarımın lastiklerini çıkararak krom çelik kranpon uçlarını takıp yola devam ettim. Sadece Likya yolu yürüyüşcülerinin bildiği, ziyaretçi turistlerin pek bilmediği ikinci yanartaşa saat 06.10 da ulaştım. Saat 07:30 da yarışın 10,43 km lik ilk etabını tamamlayarak Ulupınar köyündeki istasyon noktasına ulaştım. İlk etabı tahminimden daha erken bitirmiştim ve durumum iyi idi. Su ve meyva takviyesinden sonra yine tek başıma ikinci etabı yürümeye başladım. Kuzum beni takip ediyor ve köyün tüm köpeklerini başımıza toplamaya devam ediyordu. Ama ona hiç kızmıyordum, çünkü artık onunla yol arkadaşı olmuştuk. İkinci etabın ortalarında ilk yarışmacılar orman içi patikada beni geçmeye başladılar. Hep tek başıma yürüyordum çünkü herkes yarış halindeydi. Tarihi Likya yollarında işaretlenmiş patikalarda orman içinde tek başına yürümek insana müthiş bir huzur ve keyif veriyordu. En çok da Ulupınar ve Beycik köylerinde yol boyunca uzanan nar bahçelerini sevdim. Nar ağaçlarının sıklığından toprak gözükmüyor ve hepsi de yeni çiçek açmışlardı.
Normal bir tempoda tırmanışımı devam ettirerek saat 10.50 de Beycik köyüne tepeden bakan bir yerde kurulan ikinci istasyon noktasına ulaştım. Böylece yarışın 19,88 km sini tamamlamıştım. Yarışmacıların bir kısmı ikinci istasyona yeni geliyorlardı. (Onların benden ikibuçuk saat sonra start aldıklarını tekrar hatırlatayım.)
Beycik köyünde evinin bahçesinde köpekleri olan bir kişi ile karşılaştık. Ondan “Kuzum” için yiyecek istedim. Kuzum’un hikayesini dinleyince bir komşusunun köpeğe ihtiyacı olduğunu söyledi. Böylece “Kuzum” harika bir yerde güzel bir yuvaya kavuşmuş oldu. Zaten 20 km lik yolu geri gidemezdi. Çünkü yolunu en az beş altı tane köpek çetesi kesecekti. Onları aşıp Çıralı’ya ulaşması imkansızdı. Eğer benimle birlikte Tahtalı zirveye gelecek olsa onu teleferik ve minibüs ile Çıralı’ya getirirdim ama zirveye kadar benimle gelir miydi bilmiyordum. Kuzum için bir yuva bulunması çok isabetli oldu ve huzur içinde parkurun üçüncü etabını tırmanmaya başladım. Yaklaşık 2 km sonra Emcik Pınarı denilen çeşmenin başında mola verdim. Son yarışmacılar ve birkaç ziyaretçi ve fotoğrafçılar vardı. Polat Bey’in söylediğine göre Tahtalı zirveye akşam saat 17.00 den önce ulaşmak gerekiyordu. 17.00 de son teleferik aşağıya iniyordu. Gecikirsek bir de bu dağı karanlıkta yürüyerek inmek gerekebilirdi. Ama bundan sonrası benim alışık olduğum bir rotaydı. Rakım farkı ve uzaklığa göre rahat bir şekilde son teleferikten önce zirveye ulaşacağımı hesap ederek bu çeşme başında 20 dakika kadar sohbete daldım. Tırmanışa başladıktan bir müddet sonra orman sınırı bitmiş ve önümde devamlı yükselen çarşak patika vardı. Son yarışmacılar da bir müddet sonra uzaklaşıp gittiler. Yarışın ilk bölümlerinde olduğu gibi yine yalnız başıma tırmanmaya başladım. Bu bana ayrı bir huzur veriyordu. Tahtalı Dağının zirve külahını tek başıma tırmandım. Yarı yolda bir süre yağmura yakalandım ama yağmur kısa sürdü. Soğuk rüzgar esmeye devam ediyordu ama bu benim için avantajdı. Çünkü böylece daha az terliyor ve daha az su kaybediyordum. Buna rağmen taşıdığım beş şişe (ikibuçuk litre) su ancak yetti. Saat tam 16:37 de Tahtalı Dağının zirvesindeki teleferik istasyonuna ulaşarak etkinliği tamamladım. Böylece Bünyan Dostları Grubu adına katıldığım ve Çıralı sahilinden başlayan, 28,7 km uzunluğunda ve 2365 mt rakım farkı olan Tahtalı Run To Sky yarışını 12 saat 7 dakikada tamamlamış oldum. Yarışın son yüz metresinde Polat Dede ve yarış gönüllülerinden birkaç arkadaş beni karşılamaya geldiler, son yüz metreyi beraber tırmandık. Zirveye zamanında ulaşmış ve bir çorba içecek kadar da zamanı artırmıştım. Aslında yarış süresi 7 saatti ve benim yarış kurallarına göre diskalifiye edilmem gerekirdi. Ama Polat bey sağ olsun, koltuk değneklerinin hatırına bana torpil geçti…
Daha sonra hep birlikte son teleferik ile aşağıya indik. Kemer belediyesinin sağladığı araç ile Çıralı’ya döndük. Hava kararmadan bir kez daha denize girdim. Akşam yemeğinden sonra hemen çadırıma giderek uyudum. Sabaha kadar deliksiz uyumuş ve dinlenmişim. Etkinlik boyunca onlarca ultra maratoncu ile tanıştım. Yarışı kazanan Ufuk Öztürk çadır komşumdu. Dünya’nın en büyük ultra maratoncularından birisi olan ve Türkiye’ye ultra maratonu getiren Bakiye Duran hanım ile sohbet ettik. Kendisinin İstanbul Çekmeköyde düzenlediği ultra maraton yarışlarına katılmaya söz verdim. Ödül törenlerini izledikten sonra Çıralı ‘dan ayrılarak Antalya’ ve oradan da otobüsle Kayseri ye döndüm.
Bu etkinlikte ultra maratoncu onlarca yeni dost ve arkadaş edindim.
Tahtalı Run To Sky yarışını baştan sonra düzenleyen, organize eden, bu harika etkinliğe katılmamı sağlayan, beni davet eden, kabul eden benim için özel start veren, herkes uyurken bana yol gösteren bu yarış ve etkinliğin her şeyi Polat Dede beye ve değerli eşine minnettarım ve çok teşekkür ediyorum.
Bu etkinlikte ilk günden itibaren her zaman yanımda olan, tüm etkinliğin hizmet yükünü çeken, güler yüzlü, fedakar ve çalışkan Antalya BESYO öğrencileri olan genç gönüllülere çok teşekkür ediyorum.
Ayrıca, Kemer Belediyesine, etkinlik sponsoru olan firmalara, bana destek veren tüm yarışmacılara ve emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum.
Nice ultra maratonlara…..

Etiketler:

EN SON HABERLER

© 2020 KEMER HABER Tüm Hakları Saklıdır ~ İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Reklamı Gizle
Reklamı Gizle