Hoşgeldiniz  

KISSADAN HİSSE BUYURUNUZ EFENDİM

SEMİH KÖKEN | 27 Temmuz 2018 | Yazarlar


SEMİH KÖKEN
kemerhaber@hotmail.com

 

“Evde unun olacağına, çarşıda ünün olsun” diye yöremizden bir atasözü duydum ve çok beğendim.
Osmanlı Devleti’nin hüküm sürdüğü yıllarda Emirdağ’da Çemiş Efe isimli biri yaşarmış. ‘Çemiş’ yöremizde sıska, zayıf anlamında kullanılan bir sözcüktür. Çemiş Efe ‘de sanırım zayıf ve güçsüz bir görünüme sahip olduğundan kendisine hemşerileri tarafından bu lakap uygun görülmüş. Çemiş Efe zayıf ve çelimsiz olmasına rağmen kendisini her kavgaya katılan bir yiğit olarak göstermekten hoşlanırmış. Abartı herkesin biraz hoşlandığı bir şeydir. Çemiş Efe’de etrafındakilere yörede meydana gelen her kavgada kendisinin de bulunduğunu anlatırmış. Bülbülün çektiği dili belasıdır derler ya Çemiş Efe’nin de hiç ilgisi olmadığı halde meydana gelen kavgalar nedeniyle zaptiyeler tarafından götürülüp bir araba dayak yediği çok olurmuş. Örneğin Emirdağ’da herhangi bir yerde bir kavga meydana gelir. Çemiş Efe bu kavgayı duyar duymaz kahvehaneye koşar ve hemen ben de oradaydım diyerek kaç kişiyi dövdüğünü ve nasıl kahramanlıklar sergilediğini anlatırmış. Kahvehanede günlerce Çemiş Efe konuşulurmuş. Kahvehanede bulunanlardan biri hemen zaptiyelere haber uçurur ve Çemiş Efe yine kavgaya karışmış dermiş. Zaptiyeler Çemiş Efe’yi alıp götürür ve kavgayla hiç ilgisi olmadığı halde bir araba dayak atarlarmış. Ayrıca çocuklara para veren Çemiş Efe etrafa Çemiş Efe kavga çıkardı diye bağırarak koşmalarını ve olayı herkese anlatmalarını istermiş. Bu böyle yıllar boyunca sürüp gitmiş. Bir gün birisi Çemiş Efe’ye neden böyle yaptığını sormuş. Olaylarla hiç ilgin yokken neden bu kadar eziyete göğüs gerdiğini anlamak istemiş. Çemiş Efe ise, ‘Evde unun olacağına, çarşıda ünün olsun’ diyerek ün için bunlara katlandığını söyleyivermiş. Bu atasözünün ortaya çıkışı bu şekildeymiş…. ANLAYANA

Rabbimin Azadından sual olunmaz…
Yunanistan da yaşanan acıyı yüreğimde hissediyorum ve Allah yardımcıları olsun diyorum. Yaradan kimseyi ateşle imtihan etmesin. Lakin şunu da eklemeden geçemeyeceğim. Acının, rengi, dini, dili yoktur. Senelerdir Filistin’de yanan ateşe de aynı duyarlılık gösterilseydi keşke. Ya da Arakanda, ya da Suriye’de… Müslüman bir ülkede yaşayıp, kendi din kardeşinin acısını görmezden gelip, Hristiyan bir ülkede yaşanan acıyı sadece yüreğinde hissedip sahipleniyorsan sen acı nedir bilmiyorsun arkadaş… Acının ideolojisi veya siyasi görüşü olmaz… Ben bugün Filistin de ölen çocuklar için nasıl yanıyorsam şimdi de komşu ülke Yunanistan da ölen çocuklar içinde aynı şekilde yanıyorum. Ve aynı duyarlılığın her gün yanan Müslüman Coğrafyası içinde gösterilmesini tüm kalbimle temenni ediyorum….

Ayışığının tüm karanlıkları aydınlatması dileyiğle.

Etiketler:

EN SON HABERLER

© 2020 KEMER HABER Tüm Hakları Saklıdır ~ İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Reklamı Gizle
Reklamı Gizle